kapakOkuyucu mecmua hüviyetindeki  edisyonun ilk iki risalesinde İslam medeniyetinde tarihsel bir tecrübe olarak kendini gösteren felsefî deneyimin doğası üzerine bir fikir edinecek, bununla ilişkili olarak ‘el-felsefe’nin İslâm entelektüel geleneğinde bilim tasavvurunun oluşmasındaki kurucu rolü hakkında bir kanaate ulaşacaktır. Üçüncü risalede güzel kavramının ontolojik ve teolojik temellendirilmesi hakkında iki büyük Müslüman entelektüelin perspektifleriyle tanışırken bir sonraki risalede bu entelektüellerden ikincisi olan Gazzali’nin derinlikli nur metafiziğini felsefî kavramlarla ilişkisi içinde tanıyacaktır. Akabinde bir Osmanlı klasiğinde derlenmiş fikrî haritalara bakarak klasik düşünce evrenimizi şekillendirmiş alternatif metafizikler hakkında, bu modellerin birbiriyle ilişkisi ve ayırımları açısından bilgi edinebilecektir.

Böylece ortak bir konu etrafında çeşitli meseleleri ele alan beş risale bu mecmuanın temel çerçevesi içinde fikrî bir kanaviçe oluşturmuş bulunuyor. Okuyacağınız yazılar esasen müellifin daha önceki çalışmalarının bir süreği. İslam entelektüel geleneğimizin ana akımlarına, ele aldığı meselelerin müsaade ettiği kadarıyla, bakmayı sürdürüyor yazar. Bu meselelere bakarken de felsefî perspektifi nispeten öne çıkardığı görülüyor. Ancak yazara göre entelektüel geleneğimizin gökyüzü haritasına kelâm ve tasavvuf perspektiflerinden bakmanın mümkün ve hatta gerekli olduğu düşüncesi de aynı ölçüde geçerli. Nitekim ülkemizde farklı bakış açılarından yapılmış araştırmaların diyalojik okumalara daha çok imkân verecek şekilde anlamlı birikimler oluşturduğu ve entelektüel geleneğimizin gökyüzü atlasını çıkarma hedefinde belli bir mesafe alındığı görülmekte. Bu büyük atlas tamamlandıkça gök haritasında önceleri dikkatimizi çok çekmeyen birçok yıldız ve takımyıldızın kendi parlak mevkiini ihraz etmiş olduğunu daha çok fark edecek, bir felsefî gök kubbemiz olduğunun bilincine daha çok varacağız.

Share →

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir