2011’de Kazakistan Al-Farabi Üniversitesi hocalarıyla İstanbil’da gerçekleştirdiğimiz “Kazakistan ve Türkiye’de Din-Devlet İlişkisi” konulu çalıştayın bildiri metinleri Kazakça-Türkçe dilinde yayınlandı (İstanbul 2013). Fakir de bu toplantıda Farabi’nin devlet-bilim-din (el-Medine, el-‘Ulum, el-Mille) üçgeninde geliştirdiği bütüncül felsefe tasarımını sunmaya çalışmış idi. Mezkur kitabın 314-371. sayfa aralığında yer alan bildiri metninin sonuç kısmından tadımlık bir paragraf kazakistan çalıştayı kapaksunuyoruz:

“Her türden kentin resmî bir felsefesi olduğu gibi kurumsal bir dini de vardır. Toplum ve devletlerin dayandığı bu temel felsefe teorik ve pratik boyutlara sahiptir. Bu boyutların felsefedeki karşılığı teorik felsefe (el-felsefetü’n-nazariyye) ve pratik felsefedir (el-felsefetü’l-ameliyye). Bu ayırım toplum yahut devlet için tasarlanmış dinî doktrinler için de geçerlidir. Bu doktrin de teorik ve pratik felsefeye tekabül edecek şekilde inanç ve görüşler (Ârâ) ile kural ve ödevlerden (Ef‘âl) oluşur. el-Medîne’nin dayandığı dünya görüşü teorik boyutuyla onto-teoloji, metafizik kozmoloji ve metafizik psikoloji bilimlerinin aklî açıklamalarında, pratik boyutuyla da ethik ve politika biliminin açıklamalarında ifadesini bulur. Bu ifadeler felsefîdir. Ancak hangi felsefe yöntemiyle temellendirildikleri önem taşır. Yanlışı doğru olarak sunan, doğru peşindekini yanıltan safsatanın mı, yanlış ve doğruyu tartışmacı yöntemi yüzünden kesin biçimde ortaya koyamayan cedelin mi yoksa yanlışı doğrudan kesin kanıtlarla ayıran ve apaçık doğruları ortaya koyabilen burhanın mı? Tahmin edilebileceği gibi erdemli kent ya da devletin temel felsefesi burhan yöntemiyle temellendirilmiş olup hem teori hem de pratikte hakikatin bir ifadesidir. Buna karşılık el-mille teorik ve pratik boyutları felsefenin açıklayıcı ve kanıtlayıcı yöntemiyle değil dinî hitâbın iknâ edici retoriği ile ifade edilmiştir. Bu hitabın özü pedagojiktir. Toplum kendisine öğretilmiş hakikate inanması ve ona ilişkin kuralları yerine getirmesi halinde özlediği mutluluğu yakalayacaktır. Bu doğrultuda kitleler doktrinin pedagojik diliyle eğitilir. El-mille felsefe değildir; ancak doktrinin açıklanması veya kanıtlanması gerektiğinde bu işin hangi felsefe yöntemine dayalı olarak gerçekleştirileceği kent ya da devlet’teki entelektüel hayat bakımından önem arz eder. ”  

Share →

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir